21 Mart 2012 Çarşamba

FB - GS Derbisi Kadınlar Kuyruğunun Yüzsüzleri.

Sabahın 06.00'sında Şükrü Saraçoğlu Stadı yanındaki Biletix gişesinde girdiğim uzun kuyrukta anladım ki ben halk arasına karışmamalıyım artık. FB-GS derbisi için TFF'nin kadın ve çocuklara ücretsiz dağıttığı 531 biletten ikisinin sahibi olmak için Sanço ile beraber kuyruğa girdiğimizde önümüzde gece yarısından beri orada bulunduğunu belirten 200 kişi kadar vardı. Kafaları tek tek saydık ki boşuna mı sıra bekliyoruz anlayalim. Bu kuyruk her beş dakikada bir arkaya doğru katlanarak uzadı gitti. 10.15 gibi biletlerin dağılımına başlandığında araya kaynamaya çalışan yüzsüzlerin sayısı da hatırı sayılır şekilde artmıştı.

Bu kuyruğun %98'i kadınlardan oluşuyordu. Bunu yazdım çünkü bir erkekle kavga etmek fiziki kuvvetim açısından benim için imkansız ama bir hemcinsimi hedefe odaklanmış tek yumrukta yere serebilirim ve işte tehlike çanları da tam burada çalıyor!.. Kuyrukta geçirdiğimiz 4 saat boyunca önümüzdekilerle arkamizdakilerle ahbap olduk. Herkes bu şekilde önündekini ve arkasındakini tanıyordu.

Bilet dağıtımı başlamadan araya girmeye çalişan yüzsüz ve karaborsacı kılıklı teyzeleri, yüzsüzlük ve arsızlıkta sınır tanımayan genç kızları araya almamak için önce insan gibi konuşmayı denedik. Ama karşımda gördüğüm insan kitlesi, bugüne kadar benim tanımadığım ve bilmediğim bir insan güruhuydu! Yahu, sıraya girer hakkına sahip olursun, araya girmeyi denediysen ve yakalandıysan utanır ve kuyruğunu sıkıştırıp uzar gidersin oradan. Ama hayır bu insanlar bu şekilde yaratılmamış! Bunlar biz söylendikçe duymazdan gelen, kuyruğa geliş saatini sorduğumuzda tutarsız yanıtlar veren, gözlerimizin içine direkt bakamayan ve buna rağmen kuyrukta saatlerdir bekleyen insanların hakkını gaspetmeye çalışan, sadece cahil değil aynı zaman da kötü ve Allah'ın adaletinden bile korkmayan insanlardı.

O sırada güvenlik kuvvetleri etrafımızı sarmıştı, yolu kapatmışlardı. Kendilerince bir takım önlemler alarak izdihamı önlemeye çaılışıyorlardı belki. Ama biz sıraya kaynayanları dışarı çıkartmaları gerektiğini söylediğimizde hepsi "lord gibi havaya" bakıyordu. "Amirime söylemelisiniz" laflarından sonra amirlerini aradık orada değilmiş o anda. Yırtındık derdimizi anlatmak için, herkes önündekini arkasındakini tanıyor saptadıklarımızı dışarı alın dedik. Anlamadılar. Çok şaşırdım. O zaman dedik ki kendi kendimize kolkola girelim ve araya köşeden girmeye çalışanları içeri almayalım. Aksi halde kesin bir kavga patlayacak bizden biri bunlara fiziki olarak girişecek. Biz böye barikat kurunca 4 kişi kolkola bu defa elinde video kamerali sivil polis yanımıza gelip bize haksız olan bizmişiz gibi davranmaz mı! Yine anadilimizle izah ettik durumu, az önce onlardan yardım istediğimizi ama etmediklerini vs. Fakat cidden görevi sadece olayları tespit etmek gibi orada elinde kamera ile dikilen ve bence kuyruğa dışardan girenler kadar kelimeleri anlayışı gelişmemiş olan veya mesleki deformasyona uğramış olan polis memuru "siz böyle yapın yapın ki ben sizi çekeyim de görün" demez mi. Ve hikayenin tam burası benim bundan sonra artık halk arasına karışmamam gerektiğine inandığım ve cinlerimin tepeme bir anda çıktığı, haksızlığa hiç gelemediğim ve hakkımı karşımda kim olursa olsun yedirmeyeceğim noktadır! Polise doğru yaklaşıp bir kez daha ve bu kez en basit anlatımlı bir Türkçe ile az önce burada olanları, 155'i ile aradığmızı izah ettim. Ne korkacağım onun kamerasından! O esnada Sanço'nun kolu uzanıp montumun yakasından beni kuyruğa geri çekti!.. Burası benim için böyle bitti. Ama kuyruğa kaynayanların saçını başını yolan bazı kızlar da olmadı değil:) Akşam haberlerine konu bile oldular.

Saatler sonra bize sıra gelmeden biletler bitti ve kızlar ağlaya ağlaya kuyruktan çıktı. Sonra birisinden duydum ki görevlilerden birisi zarf içinde 10 bilet almış. ATV habercisine bunu gözleriyle gördüğünü söyleyen gencin "Bunu haber yapamam başım belaya girer" diye cevap alması ne ilginç değil mi. İyi ki o sahneyi gözüyle gören ben olmamışım iyi ki! Saatlerce orada beklemek, bir emek harcamak, önündeki insanları tek tek saymak ve ne kadar bilet alabileceklerini tahmin etmek ve sonra bilet alamadan dönmek. Ve en sonunda bunları duymak. Ben artık gerçekten halk arasına karışmamalıyım yoksa görevi benim için adaleti sağlamak zorunda olanların küstah tavırlarına, ve sıra bekleyeni enayi yerine koyan yüzsüz insanlara tahammül edemiyorum. Etmek zorunda da değilim.

Fenerbahçe Kulubu'ne de yazıklar olsun ki bu kadar kadın taraftarını haksızlıklara kurban etti. Bir özel güvenlik şirketi ayarlasa bu karmaşa ve haksızlıklar olamazdı. Gold Kart'ımı geri verirken bunların hepsini onlara da ileteceğim.

Bu durumda ben artık sokaktaki bazı insanların bu (tanımlaması akademik inceleme konusu olacak kadar) acayip hallerine dayanamıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder