21 Kasım 2009 Cumartesi

Ne gribi bu şimdi??

Pazartesi: Bizim Behlul hastaydı 39,5'tu ateşi. Moral olsun diye gittim ziyaretine, bakkaldan tüm aburcuburlarla Kinder sürpriz yumurtaya kadar alıp götürdüm. Çocukluğundaki gibi. Bir de öptüm tabii yeğenimi:) Bağışıklık sistemime çok güveniyordum.
.............
Sali: Kuluçka devresi olsa gerek...
............
Carsamba: Minik minik, kısa kısa öksürüyordum. Gündüz iyiydim, sokaklardaydım. Akşamına halsizdim ateşim 37,5'tu.
...........
Persembe: Hafif atesim vardı hep dinlendim evde. Adacayi, zencefil, bal karisimi ictim. Ayrica Benical cold, Redoxan ve C vitaminli efervesan aspirin... Aksamları Tylolhot. Düşündüm; domuz gribi buysa ölümler nasıl gerçekleşiyor? Ne olacak bana? Nefes alışlarımı kontrol ediyorum, herşey basit bir grip gibi görünüyor...
...........
Cuma: 38 atesle yatmaya devam ettim. Ayni ilaclar. Öksürüğüm tür değiştirdi. Göğsüme indi. Kirmizi acı biberlerimden vazgeçmiyorum.
..........
Cumartesi: Atesim 36,6 ile 37,5 arasında değişiyor. Öksürüğüm bitti. ilaclarla beraber adaçayı, zencefil ve bal içmeye devam ediyorum... Bendeniz, Funda Arar ve Göksel bana iyi gelecek muhakkak. 3 CD ard arda dinliyorum. Eskiden olsa Sezen'le iyileşirdim, şimdi beni öldürür ancak O'nun sesini duymak:)

Pazartesi günü 5. kuduz aşım var, ateşliyken yapılmazmış, iyileşmem gerek biran önce.

17 Kasım 2009 Salı

Kara Kaplı Defterler...

Dostlarınızın hatalarını affedin derler. Kuma yazın kötülükleri, iyilikleri taşa kazıyın derler. Sanço benim kindar olduğumu düşünüyor:) Ben bana yapılan iyilikleri de kötülükleri de kolay unutmam. Bu herkes için böyledir sanırım. Bunda sıradışı birşey yok. Kindarlıktan asla değil, aynı hataya bir daha düşmemek için... Sanço'nun genel bir kelime ile düşünmeden kindarlık olarak tanımladığı şeyse, aslında benim insanlara gözlemlerimle gizli notlar ve puanlar verişimle ilgili birşey. Dediğim gibi; aynı hataya bir daha düşmemek veya hiç düşmemek için gözlem gücümü kullanırım.

Gelmiş geçmiş tüm kültürlerden damıtılmış yaşamsal kuralları, insanlık değerlerini, aydınlanma yolundaki insanın özelliklerini, kendisine ve çevresine faydalı insan olabilmeyi, gelişmiş vicdanı, güvenilirlik değerlerini, sözünün eri olabilmeyi, kurallara kural olduğu için uyabilmeyi vb. gözardı etmeyişimi kindarlık olarak nitelemek doğru mu?

Daha açık örneklerle yazmak gerekirse (hayal mahsulu örnekler); kuralları ihlal ederek araç kullanmayı alışkanlık haline getirmiş birisinin arabasına binmemeyi tercih ederim... Bir kişinin arkasından konuşabilen veya alay edebilen birisinin, o kişinin yüzüne karşı da mesafeli durmasını tercih ederim... Sözünde durmadığını gözlemlediğim birisini arkadaşlığıma layık görmem... Birisi dikkatimi çekecek şekilde kötü ise o insana güvenmem, güvendirtmem... Çevremdeki birisi kendi gibi değilse yine o kişiye verecek zamanım yoktur... Birisi vefasız davranmışsa bir daha iyiliğimi göremez... Birisi bir sırrımı satmışsa güvenmem... Birisi mutluluğuma kendi çıkarı için engel olmuşsa, arkamdan konuşmuşsa ve bu kulağıma gelmişse unutmam...

Kısacası; ben denenmişi denemem bir daha. Kimseyi kişiliğini onaylamadan sevemem. Sevdiklerimin hatalarına karşı ise gelişmiş bir puanlama sistemim var. Kişiliklerle ilgili hiçbirşeyi unutmam ben. Puanlaraıma göre davranışlarımda kesin kırmızı çizgilerim olur sevdiklerime bile. Kimi zaman kendi gözlemlerimi, kimi zaman başkalarının deneyimlerini arşivime atarım. Parçaları birleştirdiğim zaman ise olağanüstü veriler kucağıma düşer. İnsanların bilmediği, göremediği konularda birkaç açıdan bilgi sahibi olduğum için aslında biraz da taşıması ağır yüklerim olur. Susmam gereken zamanlar olur. Bazı sırların iç yüzünü çift taraflı bilirim istemeden. Yanyana duran insanlar bilmez, ben bilirim. Prensiplerim gereği kullanmayacağım bir bilgi gücüne sahip olurum bu şekilde.

Şimdi herkesin dikkatimden ve antenlerimden kaçmayan, hafızamdan asla silinmeyen iyilikleri olduğu gibi, yine antenlerimin algıda seçici davranarak algıladığı beğenmediğim kişilik özellikleri var. Başkasının başına düşen taştan ders alırım ben, yılan beni ısırmaz diyenlerden değilim.

Ben bu şekilde düşünüyorum, ister kindarlık olsun ister başka birşay. Vaktim yok , cidden vaktim yok. Gerçekten ömür çok kısa. O kadar çok isteyip de vakit ayıramadığım insan varken hayatımda, bu puan sisteminde geriye düşenler için yapabileceğim birşey yok.

Konfiçyus'un dediği gibi: Nereye gidersen oraya bütün kalbinle git. Yükselen burcum akrep diye mi acaba böyle kara kaplı bir defterim var yoksa benim?:))

Az ve öz olmalı insanlar, azaltmalıyam belki de çevremdekileri iyice.Bir yanda 25 yıllık dostlarım, bir yanda dün tanıdıklarım, bir yanda karantinada beklettiklerim... Niteliksiz vakti yok gönlümün.

16 Kasım 2009 Pazartesi

Mandrake'deki SİB bölümü

Mandrake'deki karakolun bir odası, kapısıda SİB yazan yer çok ilginçtir. Orasının tam açılımını türkçeleştirdiklerinde SAÇMA İŞLER BÖLÜMÜ olarak yazmışlar, çocukken biz de böyle öğrendik. Birgün bu karakola keçi sakallı profesör kılıklı bir adam gelir. Komiser dinler adamı ve SİB'ye yollar kayıt için. Adam da -tam anımsamıyorm şimdi- sanırım orada anlattıklarının sonucunu alamaz. Burada kendisine güldüklerini görünce gider mafyaya anlatır buluşunu, onlarla işbirliği yapar. Bu adam ilk önce orduya gitmiştir orada da ciddiye alınmamıştır.

Bu bilimadamı, olanca iyi niyetiyle amerikanın tüm savunma birimlerine vermeye çalıştığı buluşunu sonunda gider mafya ile işbirliği yaparak kendi çıkarı için kullanır. Buluşu süper birşeydir: Tüm şehri bir anda ve belirli bir süreliğine uyutabilecek bir gaz bulmuştur. Bu gazı, işbirliği yaptığı adamlarla beraber gökyüzünden şehre verir. Tüm şehir uyur. Kadınlar ütü başında, adamlar direksiyonda uyurlar ve şehir biranda altüst olur.

Bizim elemanlar önceden ayarladıkları çöp kamyonları ile gidip tüm kuyumcuları, tüm bankaları soyarlar! Bu kareler çok etkileyici çizilmiştir.

Mandrake romanın sonunda bu adamın SİB'ye yollanan adam olduğunu hipnozla hafızasını görüntülediği komiserden öğrenir. Böylece hırsızları yakalar...

Sanırım bunu çocukluk çağımda okuduğum için etkilenmişim. Hala reddetmem herkesin en uzak ihtimal fikirlerini. Benim için SİB yoktur. Önyargım varsa olumlu bir önyargıdır; neden olmasın ki akla geliyorsa mümkündür diyenlerdenim ben. Minik bir çocuğu da bir akıl hastasını da öncelikli olarak bu şekilde dinler sonra somut deliller ararım:)) Herhangi bir gerçeği kaçırmamak ve haber atlamamak için bunu yaparım.

10 Kasım 2009 Salı

Mutlaka izle!

http://video.google.com/videoplay?docid=-7548543120460393751# Bunu kopyalayıp tıklayın, sahiden herşeyin özeti burada, üzerimizde oynan tüm oyunları anlamanın en kestirme yolu. Adamlar 1918'den beri doğuyu bölmeye teşne.

10 Kasım.

Bize Allah öyle büyük ve gerçek bir deha nasip etmiş ki hala bugün bile O'nu anlayamıyor insanlar... Hala beyinleri algılayamıyor olan biteni. Ne 1919'u, ne 1923'ü, ne 1938'i algılayabiliyorlar. Herkes birgün ölecek tabii ama bazılarının evrensel fikirleri asla ölmeyecek. Bu insanlar da dünya tarihinde ne kadar az. En değerlisi, en insancılı, en zekisi, en kahramanı, en sağduyulusu, en ileri görüşlüsü bize denk gelmiş ama o kadar beyinsizler var ki anlamaktan hala acizler.

Kukla olmayı ilerlemek sanıyorlar. Akıl yürütmeyi dinsizlik sanıyorlar. Misak-ı Milli sınırlarını gereksiz sanıyorlar... Bayrak sevgisini demode buluyorlar... Küreselleşmenin vatanseverlikten mahrum olduğunu sanıyorlar... Askerin milletin kalbinden sökülüp atılabileceğini sanıyorlar... Ceplerini doldurmayı hak sanıyorlar... Ay sanıyorlar da sanıyorlar!..


Bu kadar kıymetbilmez, bu kadar düşünme tembeli, bu kadar tek hücreli, bu kadar dar kafalı olmalarının cezasını da hep beraber çekiyoruz.

Ama bu sabah 9.05'de yine hissettim ve gördüm ki; asla tükenmeyeceğiz. Sen rahat uyu. Hiçkimse olmasa; ben varım! Bunu diyen de o kadar çok insan var ki:)

5 Kasım 2009 Perşembe

Bence Domuz Gribi:

Biyolojik bir silah taslağı... Etki alanının sınırları varsa cidden, bazıları risk gurubunda ise bazıları değilse ve bu son dönemde birden ortaya çıktığına göre; bir suni hastalıktır.

Yarın öbür gün öyle bir kimyasal formüle döner ki, bazı özellikleri olanları (bunu silahın sahipleri belirleyecektir) öldürerek insanları doğal görünen bir elemeye tabii tutar.

Bugünkü formüle göre; bünyesi zayıf olanlar, kronik hastalıkları olanlar ölür ve kalanlar yeni yüzyıllar için sağlıklı nesillerin atası olurlar. Gelecekte dünyada insanlara besin ve su yetmeyeceği düşünülürse ben de buna biyolojik silah taslağı olabilir derim tabii... Bir yerlerde gizli servisler bunu çoktan planlamıştır.

Bu olay; hastalık veya ilaç firmalarının rantından çok daha öte bişey bence.

2 Kasım 2009 Pazartesi

Çizgi Roman Nostalisi 40 yaşındakilere...

Ne gereksiz bilgilerle dolu fantastik kafam:) Ama bunları ancak yaşıtlarımın bildiğini düşünüyorum o da bir zamanlar Tay Yayınları ile ilgileri olmuşsa.
...
Mandrake'nin, muhteşem evi Xanadu'ya sahip oluş öyküsünü bilir misiniz?
Zagor Tenay'ın o kartallı kıyafetinin ve baltasının nereden geldiğini?
Çiko'nun upuzun adını bilir misiniz peki?
Mandrake'nin kötü kalpli ikizinden haberiniz var mı?
Mister No'un kankası SS'le tanışma öyküsünü bilir misiniz?
Jerry Drake'in takma adı Mister No nereden gelmektedir?
İçtiği sigaranın markasını anımsar mısınız?
Kafatası Mağarası'nda yaşayan kırmızı maskeli arkadaşın köpeğinin adı nedir?
Ya Tom Miks barda ne içer?
Bunu kimse bilemez; Mandrake'deki karakolun özel SİB Bölümü'nün ne anlama geldiğini?:)
...
Sonra Peter Parker'i (Spiderman), Clark Kent'i (Superman), Don Diego Vega (Zorro), Bruce Wayne (Batman) gibi gizli kimlikli kahramanları takip ettik. Onların Penguen Adam, Joker, Kedi Kız gibi sıradışı düşmanlarını izledik.
...
Şimdilerde neler var cidden bilmiyorum, bizim Kanix biliyordur tabii 17 yaşında. Bizim zamanımızda hayat daha yavaş geçiyordu ve vaktimiz vardı Ramon ve Nikolai ile bu detaylara girecek. İşte zaten yukardaki soruları sorarak konuya girmemin nedeni de bu, bu çizgi romanların temelini oluşturan en gereksiz bilgileri unutmak mümkün değil.

Dün yine Batman Başlıyor'u izlerken baktım Sanço da bunları bilmiyor. Demek bizim aileye mahsus bu durum, annemin hala eski Mandrake'leri dönüp dönüp okuyabildiği ve uçuk dayımın Mandrake'deki esrarengiz yeraltı örgütlerinin ve başka şeylerin gerçek hayatta varolduğunu, kitabın mesaj için yazıldığını iddia ettiğine bakılırsa:))

Şu yukardaki 10 çizgi roman sorumu bilen çıkarsa vallahi hayatımın ikonu olur, yere göğe koymam bunları bileni ben:))