15 Ağustos 2009 Cumartesi

Ankara, Atatürk ve Ben :)

:) Bana ısrarla hala "Atatürk'ün İmzası" dövmesini yapmayan Ramon'a dır bu sözüm; şu aralar en çok yapılan dövme desenlerinden birisiymiş bu şık imza! Ama n'aptım ben gidip Anıtkabir'den kendime bir imza kolyesi aldım. Şimdi ruhum rahat ve Mavi Gözlü Dev'ime daha yakınım. Yetmedi 18. kol saatimi de aldım içinde yine O'nun imzası var, o da süper şık bir şey. Sahtelerini pazarda görmüştüm ama sağlamı ve orijinali Anıtkabir'de satılan.

Ankara'da geçen 2 günümde Sanço Panço adliyelerde iş peşinde koştururken ben ve ablası da Ankara'da geziniyorduk. Arabayı bıraka bıraka en emniyetli yer olarak zırlı duvarlarla ve dökme demir çit döşenmiş kaldırımlarla en iyi korunan konsolosluğun devamındaki sokağa parkederek 5 saat kadar yürüdük oralarda. Öyle bir ülkesi olmalı ki insanın, başka bir ülkedeki büyükelçilik binasında sıradan bahçe duvarları olmalı, hani şöyle 70 cm.i aşmayan duvarlar olmalı, gençler üzerinde çekirdek çıtlatarak sohbet edebilmeli. Bilmeli ki herkes 'Bu ülkenin kimseye zararı dokunmamıştır ve barışsever ülkedir, bu nedenle bahçe duvarları da sıradan bir sınır için kullanılmaktadır' :))

AOÇ'ye de gittik. Hayvanat bahçelerini sevmem, çocukken yeterince gezdim zaten. O nedenle direkt olarak Ata'nın çiftlik evine gittik, sade bir ev. Yine de bugünkü birçok evden daha zevkli döşenmiş, konsol, ayna, lambalar... Mutfakta bakır tepsiler, ibrikler... Ata'nın sigara tabakası... Antika olarak sevdiğim şeyler yani. Tüm Ankara'da şarıl şarıl sular akarken minik havuzlarda, neden Ata'nın çiftlik evinin önündeki çok güzel heykelin havuzunda tek damla su yoktu, bunu soracak birisini bulamadım etrafta?

AOÇ'nin meşhur dondurmasını yine "beyaz" olandan yedim. Mado'ya, Hacıbey'e alışmış damağım için biraz tuhaf geldi AOÇ'nin beyazı. Tanımlayamadığım bir tat farkı vardı ama çok hafif bir tat farkı. "Süttendir" dediler. Güzeldi. Şarabını almayı da ihmal etmedim tabii buranın.

Buraya gideceklere tavsiyem, hayvanat bahçesinin karşısındaki Fabrika'dan şarap, meyva suyu almaya çalışmakla vakit kaybetmemeleri. Oradan sizi satış reyonuna yönlendiriyorlar ki o da neredeyse 1 km ötede gibi geldi bana yürürken sıcakta. Gazi istasyonunun alt geçidinden geçerek sola dönerseniz yine 50 m ötede sağda Süt Fabrikası'nın yanında bulunan reyondan en ucuz şekilde tüm ürünleri alabilirsiniz. Araçla ise soldaki hemzemin geçidi geçerek gidilir. Süt ürünleri çok çeşitliydi ama bunu başka şehire taşımak için buz kutusuna koymak gerekir.

Burasının geliştirilmesi ve ürünlerinin pazarlanması için profesyonel bir ekip gerektiğine inanıyorum. Bu ürünlerin ve bize miras bu çiftliğin hakkı verilmeli.

TBMM'yi de gezdik, içeri fotoğraf makınasını sokmadılar. Ama cep telefonlarının ne denli gelişmiş olduğunu önemsemiyorlar demek ki. Ayrıca zaten insan burada hatıra fotoğrafı dışında ne çekebilir ki? Meclisin ceylan derili büyük toplantı salonu çok sade bir yerdi. TV'de gördüğüm kadar görkemli değildi. Kendimi nedense oraya ait hissedemedim.

Kaldığımız öğretmenevi İLKSAN Genel Müdürlüğü'nde sabah kahvaltısında Samanyolu TV ve Kanal 7 izlemeye meraklı çayocağı sorumlusu yüzünden güne hayretle ve ibretle başladım. Yanımdaki abla zat bunu farkedip, bayat ekmek ve kokmuş domatesten oluşan kahvaltı tabağına uzanırken sessizce "Sakın bi'şey deme!" diye uyarıda bulununca bana bir gülme geldi:)

Velhasıl yazacak çok şey varken burada kesiyorum. Son sözüm: Anıtkabir'in çimenlerine bir klübe kondursam da orada yaşasam ne güzel olurdu, orada "bazı"larına şifa gibi gelen bir tılsım var yemin ederim! :)












4 yorum:

  1. Anıtkabir'in altındaki salonları gezmediniz mi? Bir kaç sene önce bir okul gezisinde kızıma eşlik ederken tam da doğum günümde oradaydım. O salonlardaki duvar resimleri muhteşem. Fakat internetten araştırmama ve oradaki görevlilere sormama rağmen kimin yaptığını hala bilmiyorum. Bilen söylesin lütfen...

    YanıtlaSil
  2. Gezdik tabii. Salonun solunda 3 boyutlu savas sahneleri vardi ve en dibindeki at üzerindeki Mustafa Kemal tablosunu devlet sanatcisi unvanlı bir rus ressam yapmış adını unuttum. Diger kucuk portreleri diyorsan onlari kimin yaptığına bakmadım, iyi bir galeri hakkaten orası. ec.

    YanıtlaSil
  3. Bizde büyükleçilikleri bırak evlerimizin bile duvarları yüksek, evimiz özellikle müstakilse duvarlar yabancılardan korunmak için olabildiğince içeri göstermeyecek şekilde...

    Perdelerin, duvarların arkasına saklanıyoruz ama ordan herkesi gözetlemeyi de ihmal etmiyoruz.

    Bu arada orada rakı satılmıyor mu? Bence rakı da satmak her haliyle Atatürk'ü hatırlamak adına güzel olurdu...

    YanıtlaSil
  4. Orman ciftliginde uretilenlerle yapilan seyler satiliyor, orada sarap, meyva suyu, sut ve sut urunleri, dondurma, peynir vs uretimi yapildigi icin, bunlarin fabrikasi oldugu icin sarap satiliyor. raki fabrikasi yok ki ciftlikte. ec

    YanıtlaSil