21 Mart 2012 Çarşamba

Halk arasına karışmamalıyım: 2. işaret

Dün Kadıköy Belediyesi çokgen binasının karşısında otobüs durağı civarları. Yanımda Sanço... Minibüs beklerken dolanıyoruz. Karşımda bir anne kız. Anne 60 yaşlarında siyahlar giyinmiş, şişmanca bir kadın. Kızı 25-30 yaşlarında, uzun saçlı, kara suratlı birşey. Bu kız tam iki adım karşımdan geliyorken elindeki teneke Cola kutusunu yandaki çimenlerin üzerine rahatça fırlatıp attı. Gözlerime inanamadım bir an, biz bir ciklet kağıdını bile firlatıp atmayız, cebimize koyarız. Kaldı ki bu tip çöpleri atacak yer o anda bulamazsam yanımdaki torbaya filan koyarak taşıdığım da çoktur.

Durdum kızın karşısında ve "Napıyorsun sen, okumuş yazmış birisine de benziyorsun bir çöp kutusu bulamadın mi?!" Kız önce bir an anlayamadı sonra bir yandan minibüse doğru hızlıca annesiyle yürürken, bir yandan bana şöyle seslendi; "Sen at o zaman çöpe!"

Bu cevap karşısında ben donakaldım. İyi ki donakalmışım bir an. Yoksa arkasından koşup onu ensesinden yakalayıp o yere attığı kutuya doğru salak başını eğip öyle sımsıkı tutarak, dişlerimin arasından tıslayarak "Al bunu yerden!" demek geldi içimden! Psikopat gibi.

Yine baktım Sanço pek sakin. "Bunlardan çok var o kadar çok ki bunlar" dedi bana. Sonradan olayı anlattığımda sakinliği ve yumuşak at tekmelerini iyi bildiğim Julia da "La havle çek git oradan böyle durumda" dedi.

Dedim ya ben artık sokağa karışmamalıyım. Böyle birisinin ağzını burnunu kırmama ramak var!

1 yorum: