7 Nisan 2009 Salı

Bloğumun ismi hakkında

Internette "iz bırakmayı" seven birisi değilim. Dün Google'da kendi ismimle ilgili ne var ne yok gezintisine çıkmışken yeğenimin sayfasında adıma rastladım. Bir cevap yazdım O'na, sonra da dedim ki kendi kendime 'Eh sana da yakısır bir blog aslında'...

Sıkıcı ama kolay teknik süreçleri geçerken sıra isim bulmaya geldi... Durdum... İsim bulmayı çok seven birisi olduğum için durdum. Günün en güzel saatlerini düşündüm. İletişim içeren alışkanlıklarımızı düşündüm. Sabah kahvesini ve sonra beş çayını düşündüm. O isimleri istemekte geç kalmışım. Eh geriye kalan; çoğunlukla yaz aylarında ve açık havada yaşadığım gün batımı içkileriydi. Bu ismi denedim oldu, uygunmuş.

Ben Küçük Prens'i (Saint-Exupery) çok severim. Küçük Prens de günbatımlarını çok sever. Özellikle hüzünlüyken sever O. Ama ben her ruh halinde severim, 2001'de bana günbatımı bile hediye edilmişti Dosttan Öte'm tarafından. Ne hoş değil mi, en sevdiğim şey günbatımı benim oldu böylece bir yaz günü.

Beni anlayan anlar; yaz akşamüzeri elinde soğuk bir bira ile günbatımını izlerken, yanında sevdiğin birileri ile bu illüzyonu paylaşmaktan daha dinlendirici ne olabilir?!

Aslında birçok şey daha olabilir, ama ben ikizler burcuyum. Şu anda ne yazıyorsam benim için en doğrusu odur. Yarın, bugünümü yalancı gösteren birşeyler yazabilirim. Ama inanın hepsi, o an için en doğrusudur:) Bu bloğun isim hikayesi de tam olarak işte budur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder